6 Aralık 2009 Pazar

BURALARDAYIM !!!


Buralardayım; yıl sonu malum hesap kitap peşindeyim.


Küçük kaçamaklar yapıp bir çay molasında blog takibindeyim.


Yorum yapmıyorum sanmayın yapıyorum aslında ama satırlara dökemiyorum.


Ve her blogu satır satır keyifle okuyorum.


Burdan şu soğuk kış günlerinde sıcacık sevgiler gönderiyorum her birinize ayrı ayrı...


SELAMLAR, SEVGİLER, SAYGILAR, ...

7 Kasım 2009 Cumartesi

GÜNEŞ * MAVİ GÖKYÜZÜ * BULUTLAR !!! DAHA NE İSTER İNSAN ???



YAZDAN KALAN GÜNEŞLİ BİR GÜN VAR BU SABAH BURDA ....

Sonbaharın tadını çıkarırken şu günlerde, yazdan kalma bir gün daha yaşıyoruz.

Cumartesi bugün ve evet yarın pazar bir güzel dinlenmeli uzun uzun uyumalı.

Ya da yine her pazar yapıldığı gibi alışveriş havasına kapılmalı.

Ne yapmalı karar verilmedi henüz.

Elbet yapılacaktır bir şeyler.


Bu arada Ankara'dan gelen uğur böceğimiz, ( güzel gözlü melek ) ve R* kardeşle beraber dün akşamımız pek güzel geçti.

3 kız bol köpüklü Türk kahvesi eşliğinde yaklaşık 3,5 saat muhabbet ettik.

Pek keyifli bir akşam oldu.

Geçmişlerimizden, üzüntülerimizden, sevinçlerimizden oluşan bir sohbet günü oldu.

Kah gülündü neşe ile, kah hüzünlenildi kaybettiklerimiz anımsanıp.

Kimi sözler kahkahalara karışıp uçup gitti.

Kimi sözlerde ders alınmışcasına saklanıp ceplere konuldu.

Mutlu bir akşam geçirttiğiniz için sevgili kardeşlerime - R* (cicim) T* ( güzel gözlü uğur böcüğüm ) - canlarıma tşk. etmek istiyorum...

Sakin bir cumartesi günü, fişler faturalar hesaplar vs.vs.vs...

İşte böyle geçiyor bugün.

Gün neler getirir bakalım yaşayacağız ve göreceğiz...

Sevgi, AşK, mutluluk, huzur ve neşe dolu keyifli bir hafta sonu olsun hepimiz için...


Bir kuş kanadında tüm sevgileri, mutlulukları AşK ı, neşeyi, sevinçleri getirip masama bıraksın bugün ki dileğim.

Ve bu dileğimi tüm blogdaşlarım içinde diliyorum...







Bulutu ve gökyüzü olmayan bir yazı olmamalı diye düşündüm ve nette bulduğum harika resimleride paylaşmak istedim...

29 Ekim 2009 Perşembe

29 Ekim 1923 - 29 Ekim 2009

SONSUZA KADAR DEVAM EDEN BİR CUMHURİYET İSTİYORUM !!!




Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz.

En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.




Mustafa Kemal ATATÜRK

18 Ekim 2009 Pazar

!! ** MİM ** !!


MİMLENMİŞİM BENDE, CEVAP VERMELİ HEMDE..........

1. En sevdiğiniz 3 çiçek ismi:

LALE , ORKİDE , GÜL

2. Gerçekleşmesini istediğiniz 3 hayaliniz:

DENİZ KENARINDA BİR EV (her dakika denizde olmak için)
68 MODEL BİR VOSVOS ( üstü açık, renk renk -sarı kırmızı elbet- diyar diyar gezmek amaçlı)
BİRDE DİYAR DİYAR GEZMEYE YOLCULUK ARKADAŞI. (?)

3. En sevdiğiniz ve sevmediğiniz 3 huyunuz:

Sevdiğim: TUTUMLU OLMAK, DUYARLI OLMAK, AKLI BAŞINDA OLMAK.
Sevmediğim: ÇABUK İNANMAK, ASABİ OLMAK, ARADA İNATÇI OLMAK. (bu burcumdan kaynaklanıyor benim hatam değil, tamamen yıldızların etkisi.)

4. Gıcık olduğunuz 3 hareket:

ÖNCE KABULLENİP SONRADAN İŞİNE GELMEYİNCE YANLIŞ YAPTIN DENİLMESİ.
TEK AYAK ÜSTÜNDE KIRK YALAN UYDURULMASI.
HOŞA GİTSİN DİYE HER ŞEYE EVET DENİLMESİ (dalkavukluk yapılması)

5. Bu benim bugüne kadar olan en kara günümdü. Dünya başıma yıkıldı ve bir daha ayağa kalkamam diye düşündüğünüz olay:

BU DURUMA HİÇ DÜŞMEDİM, AMA EN KARA GÜNÜM BABAMI KAYBETTİĞİM GÜNDÜ. ARADAN GEÇEN UZUN ZAMANA RAĞMEN HALA ACISI İÇİMDE, LAKİN HAYAT DEVAM EDİYOR.


Bu mim sanırım bir çok kişiye ulaşmış, paslamayacağım kimseye. Lakin bende yazmak, yanıtlamak isterim diyen olursa elbette burdan devam edebilir.

Sevgi, mutluluk, huzur, sağlık ve en önemlisi AşK hiç bir zaman yüreğinizden ve sizden eksik olmasın arkadaşlar...
AMASRA 'DA ADA....

17 Ekim 2009 Cumartesi

ŞANSLIMIYIM ?


Niye ?


Şanssızlık mı ? Yoksa şans mı bu benim yaşadığım.....


Bir gün diyorum evet yeni biri, yeni bir heyecan, uçuşan beyaz bulutlar....


Zaten alabildiğine müşkülpesent olan ben, bide üstüne tuz biber olan geçmişte yaşanan acı ile yoğrulmuş bir başka hayat.


Ne kadar sorunsuz ve huzur dolu bir yaşam isterken ben. Ne yazık ki karşıma o kadar sorunlu ve bir o kadar da karmaşık yaşamlar içinde olan kişiler çıkıyor.


Düşünüyorum işte insan düşündükçe var oluyor, diyorum ki ben şanslımıyım ?yoksa şanssızmıyım ?


Cevap veriyorum kendime, kendimce; şanslıyım içine bilmeden dalacağım bir yaşamın neler getireceğini kestirememe olasılığı ve evet ben içine dalmadan bu yaşamın hemen çıkıyorum tehlikeyi sezinleyip bir an önce o yaşamdan...


Her ikimiz de olmayacağını görüp mutluluklar diliyoruz, hasarsız bir şekilde son veriyoruz bu içine dalmadığımız ortak yaşama....


Şans diyorum, bir kere daha güldü işte bana. Ona yaşamında sadece şans diliyorum. Bende içinden çıkamayacağım bir hayata dahil olmadığım için mutlu hissediyorum kendimi...


Kendince haklı sebebleri var ve açık yüreklilikle benimle paylaştığı için onu kutluyorum...


Rabbim her ikimizin de yolunu açık etsin diyorum....


Duygularım burada satırlara döküldü, istemesem de yok desem de elbette çok etkilendim bu durumdan. Ve oda istemezdi elbet böyle olmasını, yol almadan yolun başında çözmek en mantıklısı idi ve böyle de olması çok doğruydu...


Kendim ve onun için huzur dolu bir yaşam diliyorum. Elimden sadece bu geliyor...


Yüreği güzel bir insan için yapabileceğim tek şey dualarımdır...

2 Ekim 2009 Cuma

ÖZLEDİM ÇOK !!!



MUHASEBE KONUSUNDA YOĞUN BİR DÖNEM DE OLDUĞUMDAN BU ARALAR BLOG SAYFAMI PEK BİR İHMAL ETTİM.

ZENNETMEYİNİZ Kİ SEVGİLİ İZLEYİCİLERİM VE İZLEDİKLERİM OKUYORUM BİR ÇAY MOLASI SAATLERİNDE SİZLERİ.

ÖZLEMLE VE HASRETLE KUCAKLIYORUM HEPİNİZİ....


YÜREĞİNİZDEN NE SEVGİ, NE AŞK, NE DE MUTLULUK EKSİK OLMASIN...

12 Eylül 2009 Cumartesi

Bu vatan bizim, biz Türklerin !!!!


ZOR GÜNLER !!!!


Bir şeyler karalamak, yüreğimden dökülenleri paylaşmak istiyorum.

Kelimeler uçuşuyor beynimde.

Kah bir an mutlu oluyorum insanlık bu sanırım, ama bir televizyon ya da radyoda anonsları, haberleri duyunca da bütün neşem kaçıyor, yerini hüzne bırakıyor.

Çarpık kentleşmenin, yerel yönetimlerin oy için, iktidara gelmek için gösterdiği tavizlerin sonucunda sele mahkum edilen bebelerin ( ki en çokta o masum meleklere kahroluyorum) insanların haykırışlarını, yitip giden çamurlara karışmış hayatları düşünüyor ve yapamayacaklarım beni kızdırıyor.

Daha sonra annelerin, babaların, kardeşlerin, sevgililerin gözünden sakındığı, vatan için canını bir mayına basıp feda eden fakir halkımın evlatlarının şehit haberlerini duyuyorum ve evet yine kahroluyorum.

Kimine göre şehit aileleri yaygara yapıyor ya hani, ve o kimilerinin evladı Amerika da yaşıyor ya, ve yine kimileri demokratik açılım peşinde koşuyor ya, kahroluyorum.

Onları içimize ve meclisimize kadar sokmaları, şehitlerimizin bedeninin soğumasını beklemeden pişkince çıkıp ahkam kesmeleri de kahrediyor beni.

Kim dur diyecek bu gidişe, kim bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demekten vaz geçecek, kim azınlığın değil de çoğunluğun sesi olmaya başlayacak.

Ne zamana kadar bu böyle sürecek, olması gereken bu değil değil mi ? Yoksa ben mi yanlış biliyorum.

Türkiye topraklarında Türk gibi yaşayan, Türk olan ve bundan da gurur duyan bizler azınlıkta kalmayalım ve bizde isteyelim TÜRK AÇILIMI madem öyle ise değil mi ?


Mail kutusuna gelen bir yazıyı burdan paylaşmak istedim:


Tek bir madde LÜTFEN OKUYUN!!!!


Bruksel Zirvesi Sonuc Bildirisinden tek bir madde; okuduğunu anlayabilenlere ve AB hayranlarının dikkatine.

Brüksel Zirvesi Sonuç Bildirisi' nden. Brüksel Zirvesi Sonuç Bildirisi'nin "Türkiye" başlıklı bölümünden; "Presidency Conclusions" Madde: 23.."..müzakerelerin yalnız Türkiye'yle değil, diğer devletlerle de yapılabileceğini. Müzakereler sırasında Türkiye birkaç devlete bölünürse veya güneydoğu bölgesinde bir kürt devleti kurulursa, yeni bir karara gerek olmaksızın onlarla da müzakere yapılacağına....


Bu ihanet böyle büyüyecekse ..!!!

Biz de Türk açılımı istiyoruz .....


-Güneydoğuda herif 30 çocuk sahibi olacak...Çalışmayıp yan gelip yatacak... Benim maaşımdan veya küçük esnaftan %30 vergi alacaksın...


-SSK primim bir emekli maaşı kadar olacak... Ben bu herifin kürt bebelerine bakacağım...

biz de ;TÜRK AÇILIMI İSTİYORUZ...!!!

-Ben bir çocuğa bakmak için deli gibi çalışacağım... Kürt yan gelip yatacak...30 tane palesi için devlet ona çocuk yardımı yapacak...

biz de ;TÜRK AÇILIMI İSTİYORUZ...!!!

-Ben Bu kadar SSK primi ödeyeceğim...Hastanelerden zar zor faydalanacağım... Kürt bir yeşil kartla 30 tane palesine baktıracak...

biz de ;TÜRK AÇILIMI İSTİYORUZ...!!!

-Ben sesimi yükseltsem...Eylem yapsam...Düşüncemi ifade etsem...İşçi memur yürüyüş yapıp hak arasa polisten cop ve gaz yiyeceğim... Kürt çıkıp bayrak yakacak...Bölünme isteyecek...Etrafı yakıp yıkacak...Daha fazla demokrasi ve özgürlük isteyecek... Polis efendi bırak saldırmayı bu itler karşısında copunu saklayıp, kuyruğunu kıstıracak...

biz de ;TÜRK AÇILIMI İSTİYORUZ...!

-Elektriğe, suya , gaza para vermeyip bedava arazide ev kurup oturan kürt... Elektrik, su ve d.gaz borcunu geciktirsen hemen kesilen ve bir dünya faiz faiz ödeyen... Devlet arazisine bir gecede çöküp oraya ev yapmayan... Zar zor borç harç ev alıp birde bunun takır takır vergisini ödeyen biz...

biz de ; TÜRK AÇILIMI İSTİYORUZ...!!!

AYRIMCILIK YAPILIYOR DİYORSUNUZ...

EN KRAL AYRIMCILIK VE ASİMİLASYON BU ÜLKEDE BİZLERE YANİ TÜRKLERE YAPILIYOR...

İTİLİP KAKILAN...

DÜŞÜNCESİNİ İFADE EDEMEYEN...

EDERSE HAİN İLAN EDİLEN...

İŞSİZLİK VE KRİZLE BOĞUŞAN...

HER BORCUNU DEVLETE TIKIR TIKIR ÖDEYEN...

VATANININ TEHLİKEDE OLDUĞUNU HİSSEDİP EYLEME GEÇERSE TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ DAMGASI YİYEN...

SİSTEMİ ELEŞTİRDİĞİNDE ŞEREFSİZLİK VE NAMUSSUZLUK PAYESİ YİYEN... TÜRKLÜĞÜ SAVUNDUĞUNDA FAŞİST DAMGASI YİYEN SİZMİSİNİZ YOKSA BİZ TÜRKLER Mİ...

ANLAMADIM BU İŞİ...

BİZ Mİ BASKI GÖRÜYORUZ... SİZ Mİ...!!!

SONRADA BAŞBAKAN ÇIKIYOR AÇILIM İSTİYOR...

EVET BİZ DE AÇILIM İSTİYORUZ ...

AMA, TÜRK AÇILIMI İSTİYORUZ...!!!

AÇMAZSANIZ !!! AÇAMAZSANIZ TÜRK KAPILARINI ...

BİZ DE NELERİ AÇACAĞIMIZI , ÇOK İYİ BİLİYORUZ.....!!!!!


ÖNEMLİ NOT : Lütfen yurtseverlik görevinizin gereği bu durumdan herkesi haberdar edin... Türkiye üzerine oynanan oyunları herkes öğrensin...

3 Eylül 2009 Perşembe

MELANKOLİ DURUMLAR;


GÜZEL BİR GÜN PERŞEMBE,
Uzun zamandır yazmıyorum, yazamıyorum.

Bir uyuşukluk var üstümde, sakin ve relax durumdayım.

Sıcaklarda susuzluk fena yaptı beni.

Hesaptı faturaydı derken hemen akşam oluyor.

Hızlı yaz gecelerinden, birdenbire sakin sonbahar gecelerine geçince ayak uydurdum.
Sonbaharı ve tüm mevsimleri severim.

Ama ben hala umutluyum Ekim ayının sonuna kadar ılık ılık olacak hava.

Kimbilir belki bir kaç deniz keyfide yapılır.

Akşam sefaları artık cafelere ve kapalı alanlara kayacak.

Müzik eşliğinde sohbetler ( belki azıcık ta dedikodu ) yapılacak.

diğerleri ( belki bir gün diğerleri de bloger olurlar da burdan onları da yayınlarım ) hep beraber
kahve keyfi yapmalı, tavla oynamalı en kısa zaman da .
Özledim bu aksiyonları.

Gönül isterdi ki http://kelemek.blogspot.com/ kelebeğimizde olsun.

Ama o şimdi çok uzaklar da uçuyor ve yolu açık olsun başarılarla dönecek inş.
Ve yine bizimle olacak.
İşte böyle bir ruh hali içindeyim bu günler de.
Akşam olsa, şöyle bol bol su içsem iftarımı yapsam.

Az kaldı artık gitme vaktine.
Cıvıl cıvıl olunur en güzelinden bir kaç güne.

Böyle bir sonbaharı özlemişim, nasılda güzel sarı, turuncu renki yapraklar.

Neşe ve huzur hiç eksilmesin yüreğinizden....

18 Ağustos 2009 Salı

YÜREĞİMDE Kİ DEPREM !!!


DOST BİLDİKLERİM, SEVGİLİ BİLDİKLERİM EL OLDU ŞİMDİ BANA ....

1. BöLüM ( giriş )
17 Ağustos Depreminin yıl dönümünde yaşananlar unutulmamışken daha:( !!!

Yüreğimde yaşadığım deprem kalacak uzun süre hafızamda. Silmiştim aslında hayatımdan ve evet o yine yaptı bana yapacağını öğlen, akşam her daim gözümün önünde dolandı durdu. Göz veremi etti beni. Akşam iş çıkışı erkek kardeşimle beraber arabaya giderken omuz omuza geçtik yan yana ama iki yabancı gibi. Tökezlememek için kardeşimin kollarına sarıldım. İyi ki o vardı yanımda. Konuşan hatta gülen adam beni gördüğünde sustu ve ben gözden kaybolana kadar öylece durdu. Gözlerini tüm bedenimde hissettim.

Evet ben iyi bir karar vermişim. Olmayacak bir dua benimkisi. Buna da alışacağım. İki yabancı olmalara, herhangi biri gibi yanından geçip gitmelere alışacağım. Alışmalıyım...
2. BöLüM ( gelişme )

Kişiyi kim gibi bilirsin, kendin gibi... bu seni yanıltır, ki inanırsın inanmaman gerektiği halde. Arkadaş diye bağrımıza bastık, sevdik, değer verdik. O ne yaptı haber vermeden çekti gitti. Geldiğinde sordun ne dedi, seni suçladı ( benim selamıma gerek yok, bir sürü hayranın vardır onlarla selamlaş dedi ) bana dedi bana. Öküz ve odun adam. Ben ne yaptım mail kutusuna bir güzel yazdım içimden gelenleri. Ohh pek bi rahatladım, elbet okuyacak ve kim olduğunu bir kez de benden öğrenecek...

3. BöLüM ( sonuç )
Bugün relax ve sinirleri alınmış bir haldeyim. Bi rahatlık var. Sanırım taşı gediğine koymuş olmanın hafifliği olsa gerek ......
YAZDIĞIM MAİLDEN BİR KAÇ KUPLE SATIR !
Her şeye rağmen yinede selamlıyorum seni.!!!
Seninle her şeyi paylaştım, bana iyi bir arkadaş, iyi bir dost olursun diye düşündüm. Kaç gündür nerdesin..... Siz erkekler hep bunu yaptınız işte, sende beni yanıltırsın diye düşünmüştüm ama olmadı yine ben haklı çıktım. Seni hiç sorgulamadım, hesap hele hiç sormadım. Kısıtlamalar getirmedim. Ya da ne bileyim arkadaşlıktan başka bir beklentim olmadı. Ne olur ya bir kere de biriniz beni şaşırtın. Dürüst olun. Açık olun, beklentileriniz neyse açıkca deyin ki bende ona göre hareket edeyim..... Hayatım boyunca inşa ettiğim kule hep gıpta ile bakılan bir kule idi. Kimse yıkamadı ve yıkamayacakta. Nezaketen bile açıp yanıt vermedin bana. Yine de esas ben sana başarılar diliyorum. Ve herkes layığını bulacaktır. Eninde sonunda ..... Bana ayırdığın zaman var hayatında hakkını helal et ve kendine iyi bak..... ARKADAŞ...



15 Ağustos 2009 Cumartesi

Sevgi üzerine !!!!





Sevmek en güzelinden !!!!

Beyazı çok seviyorum, ama siyahı da seviyorum, ee bide kırmızıyı seviyorum. Ama moru sevmiyorum.

Taşları, boncukları pırıltılı şeyleri seviyorum. Kocaman küpeleri, yüzükleri, kolyeleri seviyorum.

Bakımlı elleri seviyorum ( bugün otobüste pek kokoş bir hatun vardı ki ellerini hele de tırnaklarını görünce nevrim döndü bakmak istemedim ama gözüme gözüme soktu güneş gözlüğüm bile içindeki pislikleri örtmedi.) Bu mudur? Hayır değildir.!!

Çantaları severim, papuçları severim ( hele de yüksek ökçelilerse) cici cici jeanleri severim, renk renk badileri severim. Arada ben de kokoş olurum. Mis kokulu parfümleri severim.
Film seyretmeyi severim, çizgi filmlere bile bayılırım( aaa buz devrini izlemedim ben) Kitapları severim. Wilbur Smith serini tamamlayacağım. ( Wilbur Smith- Büyücüler Kralı elimde şu an )

Köfteyi, patates kızartmasını ve makarnayı severim, mantıyı severim. Sebze severim bol zeytinyağlı taze fasulyeyi severim. Çay içmeyi severim ama şekersiz. Türk kahvesini severim orta şekerli ve en köpüklüsünden. Ahhh birde yanın da sigara içmeyi severdim !!! (bıraktım bıraktım, o beni bırakmadan arada hani kırk yılda bir puro kaptırıyorum çukulatalısından_ annem duymamıştır değil mi_)

Eğlenceyi severim, sevdiğim şarkılara eşlik etmeye bayılırım. Sanat müziği dinlerim bolcana, fransızca şarkıları severim, önceden arabesk dinlemezdim onu da dinler oldum. Hoş geliyor kulağa

Fıkra dinlemeye bayılırm ama ben anlatamam pek. Şiir severim yazar tanınmış, tanınmamış fark etmez bir satırında kendimi buldum mu okumadan geçmem. Çiçekleri severim, kokulu yada kokusuz açanları. Meyve severim ( çiçekten meyveye geçtim ama ) Denizi severim, okyanusu görmedim daha, görsem mutlak onu da severim.

Güneşlenmeyi değil, bol bol yüzmeyi severim. Yağmuru severim cam kenarında izlemeyi, bulutları severim her birinden şekiller çıkarır hatta kendime masallar uydururum.Arslan tilkiyi kovalıyor diye.

Rüzgarı severim püfür püfür esen. Kollarımı açarım kucaklarım rüzgarı, dalgalandırırım saçlarımı. (Bulamadığım zamanlar da rüzgarı, vantilatörün karşısına geçerim.) Herkes gibi yalanı sevmem, doğru bildiğimi söylerim ucunda en kötüsü olsa da.

Taşın altında kalırım ama lafın altında kalmam. Gördüğüm yanlışları doğrularla düzeltmeye çalışırım. Düzeltmeleri için ikaz ederim. Sıraya girmek çok güzel olmasa da ne sırayı bozarım, ne de bozmalarına izin veririm.

Güzel yazarım ilham geldiğinde ( yazımda güzeldir. ) Paylaşmayı severim şimdi olduğu gibi. Sevdiğim zaman yürekten severim.

İnsanları severim, kaypak insanları hiç sevmem, tebessüm etmeyi, hatır sormayı, gönül almayı severim. ( Hiç tanımadığım bir yaşlıya çekinmeden merhaba der, gönlünü alırım. ) Çocukları severim, masum gülücüklerine bir ömür veririm. Ne kadar haylaz olsalarda, uykuda sarılıp sarılıp öpüp koklamayı severim.

AşK ı severim, ne kadar aşık olmasam da ( şimdilik ). Sevmeyi severim, isterim ki beni benden çok sevsinler. Bir gelene bin giderim. Aşımı ekmeğimi bölüşüp yerim.

Çok çabuk sinirlenmem, ama...

Neyse işte bugün böyle bir ruh hali içerisindeyim. Seversin sevmezsin bize ne demeyin ! Olsun ben yine de sizi severim. Sevmek güzel, sevilmek hele daha da güzel. Arkadaşlıklar, dostluklar, paylaşımlar.... vs.vs.vs....
Yürekten bir koskocaman sevgi yolluyorum....

Dip not: " gökyüzünün ömrü " bugün bir kez daha hala olmanın tadına vardı. ZÜMRA bebek aramıza katıldı. Resimlerde çok şeker ciciş, birazdan da sevmeye gideceğim inş. Sizden de kucak dolusu sevgi götüreceğim....

Bu küçücük şey netten alınma bir fotoğraf sizi yanıltmasın !!!!

5 Ağustos 2009 Çarşamba



Sayfalar tükendi sanır ya hani bazen insan, aslında tükenen o sayfa değil yerleri değişen kişilerdir.


Bende beyaz ve hiç kullanılmamış sayfa çok.
Her defasında çevirdikçe yaprakları, istediklerimi karalayacağım ve yazacağım.



Misal bir sayfamda kocaman bir kalp vardı kıpkırmızı çok da değerli idi.
Diğer sayfam da ise bembeyaz bir güvercin ve zeytin dalı.



Kapattım şimdi ikisini de, başka bambaşka bir sayfa açtım yine kendime henüz beyaz içi doldurulmamış.

Belkide bunu kendim için açmışımdır diye düşünüyorum ve elime renk renk kalemleri alıp deniz olan bir manzara resmi karalamaya başladım bile...
Gökyüzündeki martılar yoldaşım, bindiğim vapur arkadaşım.
Çiziyorum en güzelinden ellerimle bulutlara mutluluğu ve sevgiyi...

Hadi hayırlısı...






28 Temmuz 2009 Salı

RÜZGARLA DANS EDEN KIZ !!!



RÜZGARLA DANS EDİYOR ...

Ellerine baktı avuçları bomboştu... Resmi bin parçaya bölmüş ve rüzgara karşı savurmuştu. Öyle kuvvetliydi ki rüzgar, tek bir parça bile bırakmamıştı ne ellerinde ne de yeşilliklerin arasında. Tıpkı hayatından çıkardığı tek satırlık cümle gibi.

Vazgeçmişti sevmekten, vazgeçmişti ondan...










Şimdi yüzüne bir tebessüm yerleştirmişti. O ulu meşe ağacındaki minik serçe ona şarkı söylüyordu. Kulak verdi yaşama ve yaşamaya, doğadaki tüm güzel seslere. Yaprakların hışırtısı rüzgarla birklikte ninni gibi geliyordu. O ninniler rüzgarın da etkisi ile kulaklarına fısıldıyordu. Kapattı bir sayfayı bir daha açılmamak üzere işte tam da bu sırada.


Ellerini önce kendine sarmaladı. Kucaklamak istedi kendini, hayır bu olmazdı. Yetemezdi kendi kendine. Açtı sonra kollarını rüzgara o yüksek tepede meşe ağacının gölgesinde, karşısında deniz. Bir yanı mavi, bir yanı yeşildi. Yüreği ise renk renk tomurcuklarla dolu idi. Dans etmeye başladı, birde şarkı mırıldandı serçeye eşlik edercesine...

Rüzgar savurdukça saçlarını, oda savruldu, döndü durdu dünyaya inat, bütün kötülüklere inat. Rüzgarda dans eden kız, dünyaya inat tersine dönüyor, düzene karşı duruyordu. Akışı, gidişi, olması gerekeni reddedercesine...

Birde not yazdı kağıda kalemle...

" Sevin, sevin ki sevdiğiniz sevilmenin tadını çıkarsın. O tatla, şevkle o da sizi sevsin. Sevmiyorsa bırakın gitsin. "

Bu notu iliştiriyor dalın en görünen yerine, ondan sonra gelenler dans ederken görsün diye.

SEVGİYLE KALIN, YÜREĞİNİZE İYİ BAKIN!!!
İŞTE UZAKTAN BAKARKEN AMASRA'ya, BÜTÜN DOĞA EŞLİK EDİYOR İNSANA...



23 Temmuz 2009 Perşembe


mİm lenmişim bende !!!!


Kendimce yanıtlar vermeye çalışacağım, mimlemem gerek se birilerini şimdilik tek kişi ile yetineceğim. gökyüzünün ömrü diyeceğim....


1- Hayatımızda ki önemli 3 erkek ?

İLK SIRA : BABAM TABİ Kİ,

İKİNCİ SIRA : YEĞENİM NECDET ( halasının kuzusudur o)

ÜÇÜNCÜ SIRA: SEVDİĞİM ADAM ŞİMDİLİK......


2- Bıkmadan usanmada 3 gün 3 gece uğraşabileceğiniz hobi ?

ELBETTE FİLM İZLEMEK.


3- Yaşadığınız yer dışında sevdiğiniz 3 şehir ?

İLK SIRA: İZMİR ( merak içerisindeyim )

İKİNCİ SIRA : AMASRA

ÜÇÜNCÜ SIRA: İSTANBUL


4-En önemli fobiniz ?

KORKULARIM ( nedensiz ve sebesiz olanından )


5- Giyim konusun da en çok tercih ettiğiniz renk ?

SİYAH, BEYAZ, KIRMIZI, SARI, PEMBE, GRİ.


21 Temmuz 2009 Salı

Sevgimizin, aşkımızın üstünden...

SüPeR MaN ' ime ithafen ( İzmir'lime )


Evet yine bir şarkım var benim, hem de öyle böyle değil ! Sanat güneşi Zeki MÜREN' e ait olan bir şarkı( Sevgimizin, aşkımızın üstünden sene geçti, ay geçti, yıl geçti ) . Sözleri, duygusu o kadar anlamlı ki. Ve benimle arkadaşımın şarkısı oldu. Gün içerisin de bir çok kere zevkle dinliyorum.

Aramızda ki mesafelere rağmen, dostluğumuz en yakınımdakinden de ileride. Beni mutlu kılan, hoş duygular yaşatan, günün bütün yoğunluğunu, yorgunluğunu bir anda yok ediveren bir arkadaş.


Yıllarca dilimden düşürmediğim, hep merak ve özlemle adını zikrettiğim o güzel kentin insanı ( İZMİR ) bana ta oralardan, uzaklardan bir ses oldun. Düşüncelerimi, duygularımı, hissettiklerimi, acılarımı, sevinçlerimi paylaştığım sevgili insan iyi ki seni tanımışım.

Kararmış, umutsuzluklarla dolmuş hayatıma AYDINLIK oldun, ışık oldun, ses oldun. Yüreğim seninle sevinç doldu.

İltifatlarınla, doğru yaklaşımlarınla, dolaysız, çıkarsız söylemlerinle, samimiyetinle iyi bir dost, iyi bir sevgi adamısın. Uçuk hayallerin insanı olan beni kendime getiriyorsun, yere basmamı sağlıyorsun. Ben pembe düşler kuruyor, sende yaşamın böyle olmadığını beni kırmadan hatırlatıyorsun.

İŞTE SEN BENİM SÜPERMENİMSİN,

Harika esprilerin, bir tebessümün, kişilere yüklediğin sıfatlar -ki bunda baya başarılısın- paylaşımların, inceden ince den tespitlerin. İşte tüm bunlar yaşamımı renklendirdi. Yüreğimde çiçekler açtırdın bana. Bu güzel ve özel duyguları bende yaşatabiliyorsam eğer sevgili arkadaşım sana, benden mutlusu yoktur bu dünya da.

Huzur buldum seninle, huzur bul benimle ...!!!

Sihirli değnek siparişimi de aldın, en kısa zaman da elimde olacak biliyorum. Sen ve ben için "abra kadabra" diyeceğim rengarenk yapacağım yaşamı. Bir kuşun kanadın da selamlar, sevgiler yollayacağım. Seni alıp bana getirsin diye dileklerde bulunacağım.

Belki de senden öncesi olmayacak, senden sonrası olacak artık. Evet evet artık senden öncesi yok !!!

SEN VE SONRASI VAR !!!

9 Temmuz 2009 Perşembe

SiL BaŞTaN !!!


Hani hani demiştim ya, bir kaç zaman önce SiL BaŞTaN yapacağım diye. Hatta birde blog ismimi de değiştirmiştim ya.
Evet artık yaptım SiL BaŞTaN, sonun da başardım. Başarmalıydım ama değil mi? Bugün kısa bir dönem de olsa yalnız kaldım . Düşünme payım vardı ya hani düşündüm derin derinnn. Sonuç mu ? = SiL BaŞTaN (oley) !!!!


İşte sen busun dedim kendime, kimlerden vazgeçilmedi ki bu hayatta. Sadece ben değil hemde, zamanla herkes vazgeçebiliyor sevdalardan, sen mi geçmeyeceksin . Düşünürken; acaba gelse karşıma ne yaparım dedim. Sorsa ne oldu diye ? Ne derim ki ? Ne cevap veririm ki ? Evet yanıt şu olur du. Hiç bir şey olmuyor SENİNLE !!!!

Evet evet bu sınavın ve bu sorunun doğru cevabı buydu. Başarıyla geçtim imtihanı.




Etrafım dostlarımla çevrili şu an, onlarsız çok sancılı geçerdi bu süreç . İyi ki var benim canlarım. Hele hele birde uzaklarda bir dost, bir arkadaş var ki bana kendimi öyle iyi hissettiriyor ki !!!! Allah nazarlardan saklasın. Hergün onunla sohbet etmek büyük bir keyif veriyor. Günümü güzellikler içinde geçirmemi sağlıyor.
İyi ki varsınız canlarım;

R* (cimcimem) , N* (nihom) , İ* (cancanım) , İ* (isotum) , vs... vs... VE EVET İ* (ifotum) izmirlim....


İşte böyle bir ruh halindeyim sevgili blog. En önemlisi de seninle de paylaşıyorum ya burdan yazarak, sesimi duyuruyorsun ya burda bu dünya da, sende iyi ki varsın blogcum.
DOSTLUK ADINA BÜTÜN ELLER BİRLEŞSİN SEVGİYLE.... !!!!!!!!

27 Haziran 2009 Cumartesi

DİRENİYORUM YOKLUĞUNA ????





Olmak mı ? Olmamak mı ? demiş yazar oyununun bir bölümünde, işte bende tam o sınırdayım şimdi. Fonda çalan " direniyorum yokluğuna " şarkısı içimde ki sakladığım acıyı açığa çıkarmış durumda. Belki bu gün ayrılığın doğum günü değil henüz o kadar olmadı. 3 hafta önce onunla olan sevinçlerim, umutlarım, hayallerim tükendi.

Garip bir şekilde huzur doluydum aslında, sebebsiz nedensiz mutluydum. Etrafıma saçtığım
ışık, enerji herkes tarafından fark ediliyordu. Espiri yapıyordum. Hayatı geriye sarmıştım yaş aldıkça nüfus cüzdanım, ben bu sevincimin, neşemin yansımasıyla daha bir enerjik oluyordum.
İşte bu gün sabah melankolik kalktım ya yataktan, gözlerimden fer gitmiş buldum ya aynada kendimi, sessizlikte kendimle konuştum yaaa.



Olmadı ne kadar dirensem de, ne rimel kaldı ne de kalem aktı gitti gözyaşlarımla. Önce içime aktı ve ben bu sele engel olamadım set kuramadım göz kapaklarıma. Yumdum yumdum sıkıca
kapadım gözlerimi. Buluttan bir anda boşalan yağmur misali sağnak gibi aktı gözyaşlarım.






Yalnız kalsam yastığımla baş başa kalsam, bütün perdeleri kapasam güneş girmese, kuşlar ötmese, kimse olmasa bugün. Olmasa, olmasa, olmasa hiç bir şey olmasa bugün. Sadece ben ve bana arkadaş bana dost gözyaşalarım ve ystığım olsa bugün.

Ama hayır bunları yapamazsın, bugün iş var, gidilmesi gereken bir kına var, ve cevap verilmesi gereken iş arkadaşları var. Hesaplar var, yapmam gerekenler var, sorumluluklarım var, faturalarım fişlerim var. Var var var ama ben yokum aslında.

Bırakın ne olur beni bana, bırakın....

Diğerlerinin verdiği yanıtları duyar gibiyim; İMKANSIZ, İMKANSIZ, İMKANSIZ !!!

""offfffffff ""

DİRENİYORUM YOKLUĞUNA
Bugün ayrılığın doğum günü
Anılar geliyor üstüme üstüme
Sensizlik yakıyor canımı
Bu da beni mahvediyor

Göz yaşlarım yokluğuna
İsyan etmiş haykırıyor
Bi de üstüne sen yine mutlusun ya
Bu da beni kahrediyor

Alışıyorum geç olsa da
Yana yana katlanır bu yürek
Acılara gem vura vura
Direniyorum yokluğuna

ÖZGÜN ' ün parçası çok güzel, söylemeden bitirmek istemedim yazımı...



21 Haziran 2009 Pazar

ŞİMDİ ADIN YEĞENİMDE YAŞIYOR...



Canım babacığım;


Hep günlüklerimde yazardım sana mektup, burdan da yazmak istedim.


Gidişinin üzerinden sanki asırlar geçti. Hala seni çok özlüyorum ve gittikçe de içimin acısı çoğalıyor.



Haziran ayının son günleri yaşanırken, nefes aldın ve vermedin geriye. O illet hastalık bırakmadı yakanı aldı seni benden, bizden. 29 Haziran gecesi. Bizi sensiz bıraktı. Yıllar ne çabuk geçti sensiz büyüdüm acılarımla. Sensiz yaşadım bir çok sevinçlerimi. Kimi zaman ağladım yokluğuna, kimi zaman içime gömdüm tüm hezeyanlarımı, kırıklıklarımı, acılarımı, duygularımı, yok oluşlarımı.

Avunduğum tek şey bana geriye bırakmış olduğun dünyanın incisi annem ve sevgimle büyüttüğüm biricik kardeşim. Emanetindi bana, elimden geldiğince de iyi bakmaya çalıştım emanetlerine.


Kimbilir belki de hissediyorsundur ordan bizi. Adın kardeşimin oğlunda tekrardan yaşıyor. Birde cimcime var ki sorma babam. Yanımızda bedenen olmasan da canım babacığım her babalar günü özlemle hasretle andım seni. Bütün dualarım seninle, ve hep dileğim orda bir araya gelip özlemimin sona ereceği sonsuzlukta buluşmak. O vakit saadet tablosunun en güzelini yaşayacağız hep birlikte sonsuzlukta.

Sevgili babacığım; sen yerinde rahat uyu, mekanın cennet olsun. Dualarım hep seninle.

BİR TEK EKSİKLİĞİMİZ SENİN HASRETİN, ÖZLEMİN.


Bu beden nefes alıp verdiği sürece seni hiç unutmayacak, özlemle kavuşulacak o sonsuzluğu bekleyecek... SENİ ÇOK SEVİYORUM CANIM BABAMMMMMMM

4 Haziran 2009 Perşembe

Yaşamak SENİNLE güzel sevgilim.


Hani insan bazen emin olamaz karşısındakinin duygularından, ben hep böyle bir duygu içinde olmuşumdur tüm ilişkilerimde. Ne çok arasın zırt pırt isterim, aramayınca da neden aramıyor yoksa unuttu mu derim. Böyle bir gel-git yaşar dururum ve asla da bir orta yol bulamam. Normali nedir ? Nasıl olmalıdır ? Karar veremem. Ve ben bana göre doğru olanla yetinmeye çalışır dururum. Ben çok seviyorum, bu aşkım da uzun zamandır sürmekte. Sonunda artık oda biliyor sevdiğimi, platonik aşktan çıktı gerçeğe dönüştü. Benim içimde kopan fırtınadan oda haberdar, ve oda kayıtsız değil bu sevdaya. Benim için iyi şeyler düşündüğünü söylemesi, ellerimi öpmesi, yüzümü okşaması... Susup sadece gözlerimizle konuşmamız dakikalarca ömre bedel... Kulağıma güzel sözler fısıldaması... Aşığım ben aşık, ellerimi, yüreğimi, gözlerimi, bedenimi o yanımdayken daha bi yoğun hissediyorum. Varken yanımda yaşıyorum, yokken de ışığımı kaybetmiş bir kör gibiyim... Nereye kadar gider bilmiyorum. Sonu mutlu olur mu ? Olmaz mı ? Kim bilebilir ? Seviyorum ya işte buda bana yetiyor hani....

30 Mayıs 2009 Cumartesi

DENİZ, MAVİİ, AMASRA...



Mevsim yarından itibaren yaza dönüyor. Sıcaklar başlayacak ve evet denizle haziran ortalarına doğru buluşacağız. O kadar çok seviyorum ki denizi; o ister masmavi olsun, ister yosun yeşili ve hatta isterse hırçınca deli deli dalgalar içinde siyaha yakın gri olsun, her şekilde seviyorum. En çokta kızgın güneşin altında sarı kumların üzerinde yürümek ve o bunaltıcı sıcaktan sıkılıp kendini mavi sulara bırakmak ve de içinden hiç çıkmamak.

Böyle bir melankoli içindeyim işte bugün. Amasra'da olmak isterdim şimdi. Mevsim açılmamış olsada o havayı solumak. Boztepeden adaya bakmak, tahtacılar çarşısında gezip incik boncuk almak isterdim. Menderekte yürüyüş yapıp bir tarafı Amasra bir tarafı engin deniz doya doya seyretmek isterdim.

Eh bu kadar gezmeyede sanırım bir çeşm-i cihan da balık keyfi yapmak yakışırdı. (* Fatih Sultan Mehmet Karadeniz seferi sırasında Amasra'yı gördüğünde söylediği söz: " Lala lala çeşm-i cihan bu mu ola" dır. Çeşm-i cihan: Dünyanın en güzel gözü anlamına gelmektedir. )







Şimdi bu hayallerle dolu iken yüreğim, dışarda da harika bir hava varken işyerinde masa başında oturup ta fatura kesilir mi ? Kuruş kuruş hesap tutturulmaya çalışılırmı ? Yok yok olmuyo, vallahi olmuyo 0,75.- kuruş tutmuyor. Ekliyoum fazla çıkıyor, çıkarıyorum eksik kalıyor.

Off ki ne off... Olmaz ki böylede yapılmaz ki, yarın mutlaka bir deniz kenarı yapmalı en iyisi. Bu melankoli geçmeyecek yoksa. Şimdi bütün duygularımı yarına bırakıyorum. Ya da evdekileri kandırıp Amasra'da ki dayımı ziyarete gitmeli günü birlik......

29 Mayıs 2009 Cuma

YOKSUN...

Bugün umutla bekledim seni, lakin gelmedin. Hala da beklemekteyim. Öyle yordu ki bu bekleyişler, kendimle mücadele etmekten ve mücadelenin sonunda da kaybetmekten yoruldum. Kimi zaman bir küçük sözünle yüreğimde çiçekler açtırıyorsun, kimi zaman da işte böyle umutlarımı öldürüyorsun. Ne seni sevmekten vaz geçebiliyorum, ne de evet burda bitsin deyipte senden vazgeçebiliyorum. Benim ömrüm seni beklemekle geçiyor, seninkini de bir türlü çözemiyorum. Kader mi ? Bilmiyorum. Şans mı ? Benden yana hiç bir zaman olmadı. Geriye bir tek şey kalıyor. Oda sanırım AŞK !!!

Nasıl bir AŞK ? İşte onu bende bilmiyorum. Kör bir AŞK, umutsuz bir AŞK, sonu olmayan bir AŞK....

Evet sana " herşeyim " diyorum. Acıtsa da bu sevda yüreğimi, ben yine de seni sorgusuz ve de sualsiz, hatta koşulsuz, şartsız çok seviyorum. Biliyorum ki bugün olmayacaksın yanımda, kimbilir bir daha ki gelişinde olacaksın yanımda. Kırgınım sana bugün, yarın geçecek biliyorum bu kırgınlığım. Sesini duyunca, ....... Benim sevdam bu işte, kocaman ve hiç bitmeyecek, bitmesinde....