18 Ağustos 2009 Salı

YÜREĞİMDE Kİ DEPREM !!!


DOST BİLDİKLERİM, SEVGİLİ BİLDİKLERİM EL OLDU ŞİMDİ BANA ....

1. BöLüM ( giriş )
17 Ağustos Depreminin yıl dönümünde yaşananlar unutulmamışken daha:( !!!

Yüreğimde yaşadığım deprem kalacak uzun süre hafızamda. Silmiştim aslında hayatımdan ve evet o yine yaptı bana yapacağını öğlen, akşam her daim gözümün önünde dolandı durdu. Göz veremi etti beni. Akşam iş çıkışı erkek kardeşimle beraber arabaya giderken omuz omuza geçtik yan yana ama iki yabancı gibi. Tökezlememek için kardeşimin kollarına sarıldım. İyi ki o vardı yanımda. Konuşan hatta gülen adam beni gördüğünde sustu ve ben gözden kaybolana kadar öylece durdu. Gözlerini tüm bedenimde hissettim.

Evet ben iyi bir karar vermişim. Olmayacak bir dua benimkisi. Buna da alışacağım. İki yabancı olmalara, herhangi biri gibi yanından geçip gitmelere alışacağım. Alışmalıyım...
2. BöLüM ( gelişme )

Kişiyi kim gibi bilirsin, kendin gibi... bu seni yanıltır, ki inanırsın inanmaman gerektiği halde. Arkadaş diye bağrımıza bastık, sevdik, değer verdik. O ne yaptı haber vermeden çekti gitti. Geldiğinde sordun ne dedi, seni suçladı ( benim selamıma gerek yok, bir sürü hayranın vardır onlarla selamlaş dedi ) bana dedi bana. Öküz ve odun adam. Ben ne yaptım mail kutusuna bir güzel yazdım içimden gelenleri. Ohh pek bi rahatladım, elbet okuyacak ve kim olduğunu bir kez de benden öğrenecek...

3. BöLüM ( sonuç )
Bugün relax ve sinirleri alınmış bir haldeyim. Bi rahatlık var. Sanırım taşı gediğine koymuş olmanın hafifliği olsa gerek ......
YAZDIĞIM MAİLDEN BİR KAÇ KUPLE SATIR !
Her şeye rağmen yinede selamlıyorum seni.!!!
Seninle her şeyi paylaştım, bana iyi bir arkadaş, iyi bir dost olursun diye düşündüm. Kaç gündür nerdesin..... Siz erkekler hep bunu yaptınız işte, sende beni yanıltırsın diye düşünmüştüm ama olmadı yine ben haklı çıktım. Seni hiç sorgulamadım, hesap hele hiç sormadım. Kısıtlamalar getirmedim. Ya da ne bileyim arkadaşlıktan başka bir beklentim olmadı. Ne olur ya bir kere de biriniz beni şaşırtın. Dürüst olun. Açık olun, beklentileriniz neyse açıkca deyin ki bende ona göre hareket edeyim..... Hayatım boyunca inşa ettiğim kule hep gıpta ile bakılan bir kule idi. Kimse yıkamadı ve yıkamayacakta. Nezaketen bile açıp yanıt vermedin bana. Yine de esas ben sana başarılar diliyorum. Ve herkes layığını bulacaktır. Eninde sonunda ..... Bana ayırdığın zaman var hayatında hakkını helal et ve kendine iyi bak..... ARKADAŞ...



15 Ağustos 2009 Cumartesi

Sevgi üzerine !!!!





Sevmek en güzelinden !!!!

Beyazı çok seviyorum, ama siyahı da seviyorum, ee bide kırmızıyı seviyorum. Ama moru sevmiyorum.

Taşları, boncukları pırıltılı şeyleri seviyorum. Kocaman küpeleri, yüzükleri, kolyeleri seviyorum.

Bakımlı elleri seviyorum ( bugün otobüste pek kokoş bir hatun vardı ki ellerini hele de tırnaklarını görünce nevrim döndü bakmak istemedim ama gözüme gözüme soktu güneş gözlüğüm bile içindeki pislikleri örtmedi.) Bu mudur? Hayır değildir.!!

Çantaları severim, papuçları severim ( hele de yüksek ökçelilerse) cici cici jeanleri severim, renk renk badileri severim. Arada ben de kokoş olurum. Mis kokulu parfümleri severim.
Film seyretmeyi severim, çizgi filmlere bile bayılırım( aaa buz devrini izlemedim ben) Kitapları severim. Wilbur Smith serini tamamlayacağım. ( Wilbur Smith- Büyücüler Kralı elimde şu an )

Köfteyi, patates kızartmasını ve makarnayı severim, mantıyı severim. Sebze severim bol zeytinyağlı taze fasulyeyi severim. Çay içmeyi severim ama şekersiz. Türk kahvesini severim orta şekerli ve en köpüklüsünden. Ahhh birde yanın da sigara içmeyi severdim !!! (bıraktım bıraktım, o beni bırakmadan arada hani kırk yılda bir puro kaptırıyorum çukulatalısından_ annem duymamıştır değil mi_)

Eğlenceyi severim, sevdiğim şarkılara eşlik etmeye bayılırım. Sanat müziği dinlerim bolcana, fransızca şarkıları severim, önceden arabesk dinlemezdim onu da dinler oldum. Hoş geliyor kulağa

Fıkra dinlemeye bayılırm ama ben anlatamam pek. Şiir severim yazar tanınmış, tanınmamış fark etmez bir satırında kendimi buldum mu okumadan geçmem. Çiçekleri severim, kokulu yada kokusuz açanları. Meyve severim ( çiçekten meyveye geçtim ama ) Denizi severim, okyanusu görmedim daha, görsem mutlak onu da severim.

Güneşlenmeyi değil, bol bol yüzmeyi severim. Yağmuru severim cam kenarında izlemeyi, bulutları severim her birinden şekiller çıkarır hatta kendime masallar uydururum.Arslan tilkiyi kovalıyor diye.

Rüzgarı severim püfür püfür esen. Kollarımı açarım kucaklarım rüzgarı, dalgalandırırım saçlarımı. (Bulamadığım zamanlar da rüzgarı, vantilatörün karşısına geçerim.) Herkes gibi yalanı sevmem, doğru bildiğimi söylerim ucunda en kötüsü olsa da.

Taşın altında kalırım ama lafın altında kalmam. Gördüğüm yanlışları doğrularla düzeltmeye çalışırım. Düzeltmeleri için ikaz ederim. Sıraya girmek çok güzel olmasa da ne sırayı bozarım, ne de bozmalarına izin veririm.

Güzel yazarım ilham geldiğinde ( yazımda güzeldir. ) Paylaşmayı severim şimdi olduğu gibi. Sevdiğim zaman yürekten severim.

İnsanları severim, kaypak insanları hiç sevmem, tebessüm etmeyi, hatır sormayı, gönül almayı severim. ( Hiç tanımadığım bir yaşlıya çekinmeden merhaba der, gönlünü alırım. ) Çocukları severim, masum gülücüklerine bir ömür veririm. Ne kadar haylaz olsalarda, uykuda sarılıp sarılıp öpüp koklamayı severim.

AşK ı severim, ne kadar aşık olmasam da ( şimdilik ). Sevmeyi severim, isterim ki beni benden çok sevsinler. Bir gelene bin giderim. Aşımı ekmeğimi bölüşüp yerim.

Çok çabuk sinirlenmem, ama...

Neyse işte bugün böyle bir ruh hali içerisindeyim. Seversin sevmezsin bize ne demeyin ! Olsun ben yine de sizi severim. Sevmek güzel, sevilmek hele daha da güzel. Arkadaşlıklar, dostluklar, paylaşımlar.... vs.vs.vs....
Yürekten bir koskocaman sevgi yolluyorum....

Dip not: " gökyüzünün ömrü " bugün bir kez daha hala olmanın tadına vardı. ZÜMRA bebek aramıza katıldı. Resimlerde çok şeker ciciş, birazdan da sevmeye gideceğim inş. Sizden de kucak dolusu sevgi götüreceğim....

Bu küçücük şey netten alınma bir fotoğraf sizi yanıltmasın !!!!

5 Ağustos 2009 Çarşamba



Sayfalar tükendi sanır ya hani bazen insan, aslında tükenen o sayfa değil yerleri değişen kişilerdir.


Bende beyaz ve hiç kullanılmamış sayfa çok.
Her defasında çevirdikçe yaprakları, istediklerimi karalayacağım ve yazacağım.



Misal bir sayfamda kocaman bir kalp vardı kıpkırmızı çok da değerli idi.
Diğer sayfam da ise bembeyaz bir güvercin ve zeytin dalı.



Kapattım şimdi ikisini de, başka bambaşka bir sayfa açtım yine kendime henüz beyaz içi doldurulmamış.

Belkide bunu kendim için açmışımdır diye düşünüyorum ve elime renk renk kalemleri alıp deniz olan bir manzara resmi karalamaya başladım bile...
Gökyüzündeki martılar yoldaşım, bindiğim vapur arkadaşım.
Çiziyorum en güzelinden ellerimle bulutlara mutluluğu ve sevgiyi...

Hadi hayırlısı...