RÜZGARLA DANS EDİYOR ...
Ellerine baktı avuçları bomboştu... Resmi bin parçaya bölmüş ve rüzgara karşı savurmuştu. Öyle kuvvetliydi ki rüzgar, tek bir parça bile bırakmamıştı ne ellerinde ne de yeşilliklerin arasında. Tıpkı hayatından çıkardığı tek satırlık cümle gibi.
Vazgeçmişti sevmekten, vazgeçmişti ondan...
Şimdi yüzüne bir tebessüm yerleştirmişti. O ulu meşe ağacındaki minik serçe ona şarkı söylüyordu. Kulak verdi yaşama ve yaşamaya, doğadaki tüm güzel seslere. Yaprakların hışırtısı rüzgarla birklikte ninni gibi geliyordu. O ninniler rüzgarın da etkisi ile kulaklarına fısıldıyordu. Kapattı bir sayfayı bir daha açılmamak üzere işte tam da bu sırada.
Ellerini önce kendine sarmaladı. Kucaklamak istedi kendini, hayır bu olmazdı. Yetemezdi kendi kendine. Açtı sonra kollarını rüzgara o yüksek tepede meşe ağacının gölgesinde, karşısında deniz. Bir yanı mavi, bir yanı yeşildi. Yüreği ise renk renk tomurcuklarla dolu idi. Dans etmeye başladı, birde şarkı mırıldandı serçeye eşlik edercesine...
Rüzgar savurdukça saçlarını, oda savruldu, döndü durdu dünyaya inat, bütün kötülüklere inat. Rüzgarda dans eden kız, dünyaya inat tersine dönüyor, düzene karşı duruyordu. Akışı, gidişi, olması gerekeni reddedercesine...
Birde not yazdı kağıda kalemle...
" Sevin, sevin ki sevdiğiniz sevilmenin tadını çıkarsın. O tatla, şevkle o da sizi sevsin. Sevmiyorsa bırakın gitsin. "
Bu notu iliştiriyor dalın en görünen yerine, ondan sonra gelenler dans ederken görsün diye.
SEVGİYLE KALIN, YÜREĞİNİZE İYİ BAKIN!!!
İŞTE UZAKTAN BAKARKEN AMASRA'ya, BÜTÜN DOĞA EŞLİK EDİYOR İNSANA...