27 Haziran 2009 Cumartesi

DİRENİYORUM YOKLUĞUNA ????





Olmak mı ? Olmamak mı ? demiş yazar oyununun bir bölümünde, işte bende tam o sınırdayım şimdi. Fonda çalan " direniyorum yokluğuna " şarkısı içimde ki sakladığım acıyı açığa çıkarmış durumda. Belki bu gün ayrılığın doğum günü değil henüz o kadar olmadı. 3 hafta önce onunla olan sevinçlerim, umutlarım, hayallerim tükendi.

Garip bir şekilde huzur doluydum aslında, sebebsiz nedensiz mutluydum. Etrafıma saçtığım
ışık, enerji herkes tarafından fark ediliyordu. Espiri yapıyordum. Hayatı geriye sarmıştım yaş aldıkça nüfus cüzdanım, ben bu sevincimin, neşemin yansımasıyla daha bir enerjik oluyordum.
İşte bu gün sabah melankolik kalktım ya yataktan, gözlerimden fer gitmiş buldum ya aynada kendimi, sessizlikte kendimle konuştum yaaa.



Olmadı ne kadar dirensem de, ne rimel kaldı ne de kalem aktı gitti gözyaşlarımla. Önce içime aktı ve ben bu sele engel olamadım set kuramadım göz kapaklarıma. Yumdum yumdum sıkıca
kapadım gözlerimi. Buluttan bir anda boşalan yağmur misali sağnak gibi aktı gözyaşlarım.






Yalnız kalsam yastığımla baş başa kalsam, bütün perdeleri kapasam güneş girmese, kuşlar ötmese, kimse olmasa bugün. Olmasa, olmasa, olmasa hiç bir şey olmasa bugün. Sadece ben ve bana arkadaş bana dost gözyaşalarım ve ystığım olsa bugün.

Ama hayır bunları yapamazsın, bugün iş var, gidilmesi gereken bir kına var, ve cevap verilmesi gereken iş arkadaşları var. Hesaplar var, yapmam gerekenler var, sorumluluklarım var, faturalarım fişlerim var. Var var var ama ben yokum aslında.

Bırakın ne olur beni bana, bırakın....

Diğerlerinin verdiği yanıtları duyar gibiyim; İMKANSIZ, İMKANSIZ, İMKANSIZ !!!

""offfffffff ""

DİRENİYORUM YOKLUĞUNA
Bugün ayrılığın doğum günü
Anılar geliyor üstüme üstüme
Sensizlik yakıyor canımı
Bu da beni mahvediyor

Göz yaşlarım yokluğuna
İsyan etmiş haykırıyor
Bi de üstüne sen yine mutlusun ya
Bu da beni kahrediyor

Alışıyorum geç olsa da
Yana yana katlanır bu yürek
Acılara gem vura vura
Direniyorum yokluğuna

ÖZGÜN ' ün parçası çok güzel, söylemeden bitirmek istemedim yazımı...



21 Haziran 2009 Pazar

ŞİMDİ ADIN YEĞENİMDE YAŞIYOR...



Canım babacığım;


Hep günlüklerimde yazardım sana mektup, burdan da yazmak istedim.


Gidişinin üzerinden sanki asırlar geçti. Hala seni çok özlüyorum ve gittikçe de içimin acısı çoğalıyor.



Haziran ayının son günleri yaşanırken, nefes aldın ve vermedin geriye. O illet hastalık bırakmadı yakanı aldı seni benden, bizden. 29 Haziran gecesi. Bizi sensiz bıraktı. Yıllar ne çabuk geçti sensiz büyüdüm acılarımla. Sensiz yaşadım bir çok sevinçlerimi. Kimi zaman ağladım yokluğuna, kimi zaman içime gömdüm tüm hezeyanlarımı, kırıklıklarımı, acılarımı, duygularımı, yok oluşlarımı.

Avunduğum tek şey bana geriye bırakmış olduğun dünyanın incisi annem ve sevgimle büyüttüğüm biricik kardeşim. Emanetindi bana, elimden geldiğince de iyi bakmaya çalıştım emanetlerine.


Kimbilir belki de hissediyorsundur ordan bizi. Adın kardeşimin oğlunda tekrardan yaşıyor. Birde cimcime var ki sorma babam. Yanımızda bedenen olmasan da canım babacığım her babalar günü özlemle hasretle andım seni. Bütün dualarım seninle, ve hep dileğim orda bir araya gelip özlemimin sona ereceği sonsuzlukta buluşmak. O vakit saadet tablosunun en güzelini yaşayacağız hep birlikte sonsuzlukta.

Sevgili babacığım; sen yerinde rahat uyu, mekanın cennet olsun. Dualarım hep seninle.

BİR TEK EKSİKLİĞİMİZ SENİN HASRETİN, ÖZLEMİN.


Bu beden nefes alıp verdiği sürece seni hiç unutmayacak, özlemle kavuşulacak o sonsuzluğu bekleyecek... SENİ ÇOK SEVİYORUM CANIM BABAMMMMMMM

4 Haziran 2009 Perşembe

Yaşamak SENİNLE güzel sevgilim.


Hani insan bazen emin olamaz karşısındakinin duygularından, ben hep böyle bir duygu içinde olmuşumdur tüm ilişkilerimde. Ne çok arasın zırt pırt isterim, aramayınca da neden aramıyor yoksa unuttu mu derim. Böyle bir gel-git yaşar dururum ve asla da bir orta yol bulamam. Normali nedir ? Nasıl olmalıdır ? Karar veremem. Ve ben bana göre doğru olanla yetinmeye çalışır dururum. Ben çok seviyorum, bu aşkım da uzun zamandır sürmekte. Sonunda artık oda biliyor sevdiğimi, platonik aşktan çıktı gerçeğe dönüştü. Benim içimde kopan fırtınadan oda haberdar, ve oda kayıtsız değil bu sevdaya. Benim için iyi şeyler düşündüğünü söylemesi, ellerimi öpmesi, yüzümü okşaması... Susup sadece gözlerimizle konuşmamız dakikalarca ömre bedel... Kulağıma güzel sözler fısıldaması... Aşığım ben aşık, ellerimi, yüreğimi, gözlerimi, bedenimi o yanımdayken daha bi yoğun hissediyorum. Varken yanımda yaşıyorum, yokken de ışığımı kaybetmiş bir kör gibiyim... Nereye kadar gider bilmiyorum. Sonu mutlu olur mu ? Olmaz mı ? Kim bilebilir ? Seviyorum ya işte buda bana yetiyor hani....